27 Temmuz 2010
bugün kulaçlarken
açıklarını içimdeki denizin,
kaptırıvermişim birden
ruhumun en az üçte ikisini,
apansız suyun üstüne çıkan
köpek balığı kadar azgın
bir pişmanlığa.
ruhun tam ortasından,
öyle hesapsız, hazırlıksız
köklemesine yara alınca insan,
açıp gösteremiyor, bilirsin,
Senden başka kimseye, yarasını,
en yakınlarına bile, Allah'ım.
öyle hesapsız, hazırlıksız
köklemesine yara alınca insan,
açıp gösteremiyor, bilirsin,
Senden başka kimseye, yarasını,
en yakınlarına bile, Allah'ım.
göstermek istese bile,
sevgiymiş, güvenmiş,
kimsede bulamaz oluyor çok kere
kimsede bulamaz oluyor çok kere
aradığı şeyi koyduğu yerde
ve koca kainatta o zaman
yapayalnız hissediyor kendini,
kendi yaralarıyla başbaşa,
dudak dudağa!
dönüp o zaman Sana,
"Allah'ım, ben Senindim hani,
"Allah'ım, ben Senindim hani,
Senin gönüllü kölen?
ben Seninsem,
bu yara da Senin,
ve acı veriyorsa bana,
Sana da veriyor olmalı,
Sana da veriyor olmalı,
öyle değil mi, ama?"
diye sorası geliyor, insanın, hâşa!
diye sorası geliyor, insanın, hâşa!
Acıdan, sızıdan münezzehsin,
amenna, amenna, ama
ne kadar ağır ve derin olursa olsun
yaraya ilaç bahşetmek
nedir ki Sana,
nedir ki Sana!
nedir ki Sana!
bir ilaç Allah'ım, öyleyse,
bir çare, bir merhem
bu derin ve yanılgılı yaraya!
Cahit Koytak